Kürt Sorununda Sol
Türk solunun (ya da daha geniş anlamda, Türkiye’deki sosyalist çevrelerin) Kürt meselesine yaklaşımında uzun süredir var olan bir sorun bu: Kürt halkının politik aklını, özerk iradesini ve kendi gündemini görmezden gelme eğilimi.
Birçok sol/sosyalist yapı, Kürt hareketine "dayanışma" ya da "destek" sunarken, bunu genellikle yukarıdan bir pozisyondan yapıyor; adeta Kürtlere ne yapmaları gerektiğini söyleyen, onların stratejik kararlarını sorgulayan, kimi zaman da “bizim mücadelemize katkı sağladıkları sürece” onları meşru gören bir tutum benimsiyor. Kürtlerin sanki politik aklı yokmuş gibi davranan, özneleştirmeyen bir bakış açısını içeriyor.
Oysa ki Kürt hareketi, Ortadoğu’nun en dinamik, en örgütlü ve tarihsel tecrübesi en zengin siyasal hareketlerinden biri. Kendi yol haritasını çizebilecek, kendi hedeflerini belirleyebilecek kapasiteye ve birikime sahip. Bu nedenle, Kürt hareketine “dışarıdan akıl verme” eğilimi, hem politik olarak sorunlu hem de eşitlikçi bir dayanışma zemini kurmayı engelliyor.
Ayrıca Kürt hareketinin sadece “desteklenmesi gereken bir mağduriyet” olarak ele alınması da indirgemeci. Kürt mücadelesi sadece etnik bir hak arayışı değil; aynı zamanda demokratikleşme, kadın özgürlüğü, ekoloji ve yerel demokrasi gibi evrensel değerleri içeren radikal bir proje de sunuyor. Türk solunun bu mücadeleyi kendi içindeki ideolojik tartışmaların bir nesnesi haline getirmesi, gerçek bir ortaklık değil; üstenci bir yönlendirme anlamına geliyor.
“Destek” adı altında üstten konuşmak, eşitler arası dayanışmanın ruhuna aykırı. Gerçek bir ilerici politika, Kürt halkını sadece desteklenmesi gereken bir kitle değil, birlikte yol yürünecek bir özne olarak görmekten geçer. Bu da, Kürt halkının kendi politik aklına, örgütlülüğüne ve karar alma süreçlerine saygı duymayı gerektirir.
Sonuç olarak, eğer Türkiye’de demokratikleşmeden, barıştan, özgürlüklerden söz edilecekse bu, ancak Kürt halkının özneliği tanınarak; onunla eşit, eleştirel ama dayanışmacı bir ilişki kurularak mümkün olur. Türk solu eğer gerçekten ilerici bir hat kurmak istiyorsa, kendi hegemonik pozisyonundan sıyrılmayı ve ortak mücadeleyi eşit temelde örmeyi öğrenmek zorunda.
----
"sosyalistlerin bu süreçte Kürt hareketine dışarıdan akıl vermek yerine içeriden, dayanışmacı, aynı zamanda eleştirel bir perspektifle yaklaşması önemli. Demokratik haklar ve özgürlükler ekseninde Kürt meselesini sahiplenen, bağımsız ve güçlü bir barış hareketinin oluşturulması hem Türkiye demokrasisi hem de sosyalist hareketin geleceği açısından belirleyici olacaktır."